2 Ekim 2018 Salı

Emri bil maruf nehyi anil münker ne demektir?


Emri bil maruf nehyi anil münker ne demektir? 

İyiliği emretme, kötülükten alıkoyma.

Maruf, şerîatın emrettiği; münker, şerîatın yasakladığı şey demektir. Başka bir deyimle Kur'an ve sünnete uygun düşen şeye maruf; Allah'ın râzı olmadığı, inkâr edilmiş, haram ve günah olan şeye de münker denilir 
(Râğıb el-İsfahânı, el-Müfredât, s.505; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 2357-2358; V, 3118).
Yani marufu emretmek iman ve itaata çağırmak; münkerden nehyetmek de küfür ve Allah'a başkaldırmaya karşı durmaktır (Kadı Beydâvî, Envârü't-Tenzil, 2/232).
Kur'an-ı Kerîm'de, ''Sizden hayra çağıran, marufu emreden, münkerden vazgeçirmeye çalışan bir ümmet bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir"
(Alu İmrân, 3/104) buyurulmaktadır.

Bu ayetle marufun emredilmesi ve münkerden menedilmesi işi bütün İslâm ümmetine farz kılınmıştır. İslâm uleması bu görevi ümmet içinden bir grubun yapmasıyla diğerlerinden sorumluluğun kalkacağını, ancak hiç kimsenin yapmaması halinde bütün müslümanların sorumlu ve günahkâr olacağını söylemiştir
(Yazır, a.g.e., II, 1155).
Başka bir ayet-i kerimede yüce Allah Söyle buyurmaktadır: "Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. Marufu emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız; çünkü Allah'a
inanıyorsunuz...''
(Alu İmrân, 3/110).


SAPIK EŞCİNSEL LUT KAVMİ



SAPIK EŞCİNSEL LUT KAVMİ

Bu helak olayının kalıntılarını incelemeden önce, Lut Kavmi'nin neden bu cezaya çarptırıldığına bakalım. Kuran'da, Hz. Lut'un kavmine yaptığı uyarı ve onların cevabı şöyle anlatılır:

Lut Kavmi ve Altı Üstüne Getirilen Şehir

Lut Kavmi de uyarıları yalanladı. Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azabtan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık; Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz. Oysa andolsun zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp-yalanlamakta direttiler. (Kamer Suresi, 33-36)
Lut Peygamber, İbrahim Peygamberle aynı dönemde yaşamıştır. Hz. Lut, Hz. İbrahim'e komşu kavimlerden birine elçi olarak gönderilmişti. Bu kavim, Kuran'da belirtildiğine göre, o güne kadar dünya üzerinde görülmemiş bir sapıklığı, eşcinselliği uyguluyordu. Hz. Lut, onlara bu sapıklıktan vazgeçmelerini söylediğinde ve onlara Allah'ın İlahi tebliğini getirdiğinde onu yalanladılar, peygamberliğini inkar ettiler ve sapıklıklarına devam ettiler. Bunun sonucunda da kavim, korkunç bir felaketle helak edildi.

Hz. Lut'un yaşadığı bu şehrin, Eski Ahit'te geçen ismi Sodom'dur. Kızıldeniz'in kuzeyinde kurulmuş olan bu kavmin aynı Kuran'da yazılanlara uygun bir şekilde helak edildiği anlaşılmıştır. Yapılan arkeolojik çalışmalardan anlaşıldığına göre şehir, Filistin-Ürdün sınırı boyunca uzanan Tuz Gölü'nün (Ölü Deniz) yakınlarında bulunmaktadır.

Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Lut: "Sakınmaz mısınız?" demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir. Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz? Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz." Dediler ki: "Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın." Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım." (Şuara Suresi, 160-168)

Kendilerini doğru yola davetine karşılık kavminin Hz. Lut'a karşı cevabı onu tehdit etmek olmuştu. Lut Kavmi, kendilerine doğru yolu göstermesinden dolayı Hz. Lut'a karşı öfke duyuyor, onu ve onunla birlikte iman edenleri sürgün etmek istiyorlardı. Başka ayetlerde olay şöyle anlatılır:

Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." Kavminin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı. (Araf Suresi, 80-82)
Hz. Lut, kavmini apaçık bir doğruya çağırıyor ve anlaşılır bir şekilde uyarıyordu. Ancak kavmi hiçbir uyarıyı dinlemiyor ve Hz. Lut'u inkar etmeye ve onun haber vermekte olduğu azabı yalanlamaya devam ediyordu:

Lut da; hani kavmine demişti: "Siz gerçekten, sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı 'çirkin bir utanmazlığı' yapıyorsunuz. Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu. (Ankebut Suresi, 28-29)

Kavminden bu cevabı alan Hz. Lut, Allah'tan yardım istedi:
Dedi ki: "Rabbim, fesat çıkaran (bu) kavme karşı bana yardım et." (Ankebut Suresi, 30)

Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar. (Şuara Suresi, 169)

Hz. Lut'un isteği üzerine Allah, insan görünümünde iki melek gönderdi. Bu melekler, Hz. Lut'a gelmeden önce Hz. İbrahim'e gitmişlerdi. Hz. İbrahim'e yaşlı karısının bir çocuk doğuracağı müjdesini veren elçiler asıl gönderiliş sebeplerini de açıkladılar:

Azgın Lut Kavmi, helak edilecekti.

(İbrahim) dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?" "Doğrusu biz, suçlu-günahkar bir kavme gönderildik" dediler. "Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için. (Ki bu taşların her biri,) Rabbinin Katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir." (Zariyat Suresi, 31-34)

Ancak Lut ailesi hariçtir; Biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız. Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır. (Hicr Suresi, 59-60)

Elçilikle görevlendirilmiş melekler Hz. İbrahim'in yanından çıktıktan sonra Hz. Lut'a geldiler. Elçileri tanımayan Hz. Lut önce endişeye kapıldı, ancak onları Allah'ın gönderdiğini anladı:

Elçilerimiz Lut'a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve: "Bu, zorlu bir gün" dedi. (Hud Suresi, 77)

(Lut) Dedi ki: "Sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz." "Hayır" dediler. "Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik. Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz. Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin." Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir." (Hicr Suresi, 62-66)

Bu sırada kavim, Hz. Lut'un konuklarının geldiğini haber almıştı. Bu konuklara da sapıkça bir eğilimle yaklaşmaktan çekinmediler. Evin etrafını çevirdiler. Konuklarına mahçup olmaktan endişelenen Hz. Lut, kavmine şöyle seslendi:

(Lut onlara) "Bunlar benim konuğumdur, beni utandırıp-dillere düşürmeyin" dedi. "Allah'tan korkup-sakının ve beni küçük düşürmeyin. (Hicr Suresi, 68-69)

Kavminin cevabı ise, Hz. Lut'a çıkışmak oldu: "Dediler ki: 'Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?" (Hicr Suresi, 70)

Elindeki tüm imkanları kullanan Hz. Lut, misafirlerine ve kendisine bir kötülük yapılacağı endişesiyle şöyle dedi: "Size yetecek gücüm olsaydı veya sağlam bir yere sığınabilseydim." (Hud Suresi, 80)
"Misafirleri" ise, Hz. Lut' a Allah'ın elçileri olduklarını hatırlatarak şöyle dediler:

(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?" (Hud Suresi, 81)

Şehir halkının azgınlığının son noktaya varmasıyla beraber Allah, meleklerin yardımıyla Hz. Lut'u kurtardı. Sabah vakti de, kavmin üzerine Hz. Lut'un uyardığı azap gönderildi:

Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. "İşte azabımı ve uyarmamı tadın." Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp-bastırıverdi. (Kamer Suresi, 37-38)

Ayetlerde, kavmin helakı şöyle tarif ediliyor:


Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi. Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. Elbette bunda 'derin bir kavrayışa sahip olanlar' için gerçekten ayetler vardır. O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır. (Hicr Suresi, 73-76)

Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık; Rabbinin Katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir. (Hud Suresi, 82-83)

Sonra geride kalanları yerle bir ettik. Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kötü. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır esirgeyendir. (Şuara Suresi, 172-173)

Kavim helak olurken içlerinden Hz. Lut ve sayıları ancak "bir ev halkı" kadar olan iman edenler kurtarıldı. Hz. Lut'un karısı iman etmemişti ve o da helak edildi:

Bunun üzerine Biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helake uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı. Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte. (Araf Suresi, 83-84)

Böylece Hz. Lut karısı dışındaki ailesiyle ve kendisine inananlarla beraber kurtarıldı. Sapık kavmi ise, yerle bir oldu.

Lut Gölü'ndeki "Apaçık Ayetler"


Hud Suresi'nin 82. ayetindeki, "Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık." ifadesiyle, Lut Kavmi'nin başına gelen felaketin şeklini Yüce Allah bize açıkça bildirir.

Ayetin başında geçen "üstünü altına çevirmek" fiilinin şiddetli bir deprem ile bölgenin yerle bir olduğunu anlatıyor olması mümkündür. Nitekim, helak olayının yaşanmış olduğu bölge olan Lut Gölü, böyle bir depremin oluştuğuna dair "apaçık deliller" taşımaktadır.
Alman arkeolog Werner Keller konu hakkında şöyle diyor:
Bu bölgede bir gün kendini göstermiş olan çok büyük bir çökmede patlamalar, yıldırımlar, yangınlar ve doğal gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmuş ve Siddim Vadisi ile birlikte Lut Kavmi'nin şehirleri yerin derinliklerine gömülmüşlerdi.13

Zaten Lut Gölü ya da diğer adıyla Ölü Deniz, aktif bir sismik bölgenin, yani bir deprem kuşağının tam üstünde yer almaktadır:
Ölü Deniz'in tabanı Rift Vadisi denilen tektonik kökenli bir çöküntü içinde yer alır. Bu vadi kuzeyde Taberiye Gölü'nden, güneyde Arabah Vadisi'nin ortasına kadar 300 km.'lik bir uzantıda yer alır.14
Ayetin devamında "üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık" cümlesiyle ifade edilen olayın ise, Lut Gölü kıyısında meydana gelen volkanik bir patlama ve bunun sonucunda püsküren "pişirilmiş kıvamdaki" kaya ve taşlar olması mümkündür. (Şuara Suresi'nin 173. ayetinde aynı olay "... ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kadar da kötü" şeklinde bildirilmiştir.)

Werner Keller bu konuda da şöyle diyor:

Bu deprem sırasında, yerkabuğunun çatlayıp çöküşü, kabuğun altında uyuyan volkanlara serbest yol vermiştir. Şeria'nın yukarı vadisinde bugün de sönmüş kraterlere rastlanmakta olup buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lav kütleleri ve bazalt katmanları yer almıştır.15

İşte bu lav ve bazalt katmanları, zamanında burada volkanik bir patlamanın ve depremin olduğunu gösteren en büyük kanıtlardır. Kuran'da, "üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar
yağdırdık" ifadesiyle tarif edilen olay da büyük olasılıkla bu volkanik patlamadır. Aynı ayette "... emrimiz geldiği zaman üstünü altına çevirdik" şeklinde ifade edilen olay da Rift Vadisi'nde tektonik kökenli olan ve volkanların yeryüzüne büyük bir şiddetle çıkmasına sebep veren deprem ile onun getirdiği yarılma ve çöküntüler olmalıdır.
ölü deniz, lut gölü

Lut Gölü ya da bir diğer adıyla Ölü Deniz


Lut Gölü'nün taşıdığı "apaçık ayetler" gerçekten de son derece dikkat çekicidir. Kuran'da anlatılan kıssalar ve bildirilen olaylar, genelde, Ortadoğu, Arap Yarımadası ve Mısır etrafında yoğunlaşır. İşte bu toprakların hemen ortasında Lut Gölü vardır. Lut Gölü, etrafında geçen olaylar kadar jeolojik olarak da dikkat çekicidir. Göl, Akdeniz'in yüzeyinden yaklaşık 400 metre daha alçaktadır. Gölün en derin yeri de 400 metre olduğundan, göl tabanı Akdeniz'in yüzeyinden 800 metre alçaktadır. Bu, dünyanın en alçak noktasıdır: Dünyanın deniz yüzeyinden aşağı olan başka bölgelerinde alçaklık en fazla 100 metre kadardır. Lut Gölü'nün başka bir özelliği de suyundaki tuz yoğunluğunun çok yüksek olması, tuz miktarının %30'u bulmasıdır. Bundan dolayı gölde balık ya da yosun gibi herhangi bir canlı yaşayamaz. Batı dillerinde Lut Gölü'ne "Dead Sea" (Ölü Deniz) denilmesinin sebebi de budur.

Kuran'da anlatılan Lut Kavmi ile ilgili olay, tahminlere göre yaklaşık MÖ 1800 yıllarında olmuştur. Alman araştırmacı, Werner Keller, arkeolojik ve jeolojik incelemelere dayanarak yaptığı açıklamalarda Lut Kavmi'nin yaşadığı Sodom ve Gomorra şehirlerinin yerlerinin Siddim Vadisi denilen ve Lut Gölü'nün en alt ucunda bulunan bölgede olduğunu ve zamanında buralarda büyük ve geniş yerleşim alanlarının bulunduğunu belirtiyor.

Lut Gölü'nün en dikkat çekici yapısal özelliği ise, Kuran'da anlatılan helak olayının nasıl yaşandığını gösteren bir kanıt olmasıdır:
Lut Gölü'nün doğusunda bir yarımada oluşturan ve dile benzeyen bir kısım, gölün içine uzanır. Bu kısma Araplar "El Lisan" yani "dil" adını vermişlerdir. Burada suyun tabanında, adeta gölü ikiye ayıran fakat görülmeyen keskin bir dirsek uzanmaktadır. Bu yarımadanın sağında taban 400 metre derin olduğu halde, sol tarafı şaşılacak kadar sığdır. Son yıllarda yapılan ölçümlerden burasının derinliğinin ancak 15-20 metre kadar olduğu anlaşılmıştır. Daha sonradan oluştuğu tespit edilen bu sığ bölge, önceki yazıda belirttiğimiz deprem ve bu deprem sonucu oluşan kütlevi bir çöküntünün eseridir. Eskiden Sodom ve Gomorra'nın bulunduğu, yani Lut Kavmi'nin yaşadığı yer işte burasıdır.

Zamanında buradan karşı kıyıya yürüyerek geçmek mümkündü. Eskiden Siddim Vadisi'nde bulunan Sodom ve Gomorra şehirlerini, şimdi Ölü Deniz'in alt bölümünün düzgün yüzeyi örtüyor. MÖ 2. bin yılın başlarında korkunç bir doğal felaket sonucu tabanın çökmesi, kuzeyden gelen tuzlu suyun bu yeni oluşan boşluğa akmasına ve buranın dolmasına sebep oldu.16

Lut Kavmi'nin izleri, gözle de görülebilir... Kayıkla Lut Gölü'nün bu alt ucunda gezildiğinde, güneş ışınları da suya uygun bir açıyla yansıyorsa, insan şaşılacak bir görünümle karşılaşır. Kıyıdan biraz ötede suyun içinde ağaçların belirdiği görülür. Bunlar da gölün son derece yoğun olan tuzlarının konserve ettiği ağaçlardır. Derinlerde yeşil renkte görülen ağaç gövdeleriyle ağaç artıkları çok eskidir. Bir zamanlar bu ağaçların yapraklarının yeşillendiği ve çiçek açtığı yer yani Siddim Vadisi, bölgenin en güzel yerlerinden biriydi.
Lut Kavmi'nin uğradığı felaketin teknik yönü, jeologların araştırmalarından anlaşılıyor. Buna göre, Lut Kavmi'ni yok eden deprem, oldukça uzun bir yerkabuğu çatlağı (fay hattı)nın sonucunda oluşmuştur. Şeria Nehri'nin yatağını oluşturan 190 kilometrelik mesafe boyunca Şeria Nehri toplam 180 metrelik bir düşüş yapar. Bu durum ve Lut Gölü'nün deniz seviyesinden 400 metre alçak olması, burada bir zamanlar büyük bir jeolojik olayın meydana geldiğini gösteren önemli delillerdendir.
Şeria Nehri ile Lut Gölü'nün bu ilginç yapısı da, yerkürenin bu bölgesinden geçen bir yarık ya da çatlağın ancak bir parçasından ibarettir. Bu çatlağın durumu ve uzunluğu son zamanlarda saptanmış bulunmaktadır.

Bu çatlak, Toroslar'ın eteklerinden başlayıp güneye doğru Lut Gölü'nün güney kıyılarından ve Arap çölü üzerinden Akabe Körfezi'ne uzayıp oradan da KızılDeniz'i geçerek Afrika'da son bulmaktadır. Bu uzun çöküntünün uzayıp gittiği yerlerde kuvvetli yanardağ hareketlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki, İsrail'deki Galilee Dağları'nda, Ürdün'ün yüksek yayla kısımlarında, Akabe Körfezi ve diğer yakın yerlerde siyah bazalt ve lavlar bulunmaktadır.
Tüm bu kalıntılar ve coğrafi özellikler, Lut Gölü'nde büyük bir jeolojik olayın yaşandığını göstermektedir. Werner Keller bu jeolojik olayı şöyle anlatıyor.

Bu bölgede bir gün kendini göstermiş olan çok büyük bir çökmede patlamalar, yıldırımlar, yangınlar ve doğal gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmuş ve Siddim Vadisi ile birlikte Lut Kavmi'nin şehirleri de yerin derinliklerine gömülmüşlerdir. Bu deprem sırasında, yer kabuğunun çatlayıp çöküşü, kabuğun altında uyuyan volkanları harekete geçirmiştir. Şeria'nın yukarı vadisinde bugün de sönmüş kraterlere rastlanmakta olup buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lav kitleleri ve bazalt katmanları yer almıştır.17
National Geographic ise Aralık 1957 sayısında konu hakkında şöyle diyordu:

Sodom Tepesi, Ölü Deniz'e doğru yükselir. Hiç kimse şimdiye dek yok olan şehirler Sodom ve Gomorra'yı bulamadı, fakat bilim adamlarına göre bu şehirler kayalıkların karşısındaki Siddim Vadisi'nde duruyorlar. Büyük ihtimalle Ölü Deniz'in taşkın suları ve depremin altında kaldılar.18

Sodom, Lut kavmi

Göle kayan şehrin kalıntılarından bir kısmı Lut Gölü'nün güney kıyısında bulunmuştur. Bu kalıntılar, Lut Kavmi'nin yaşam düzeyinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyordu.

Pompei de Aynı Sona Uğramıştı

Kuran'da, Allah'ın kanunlarında hiçbir değişiklik olmadığı şöyle haber verilir:

... Onlara uyarıcı-korkutucu geldiğinde, nefretlerinden başkasını arttırmadı. (Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. (Fatır Suresi, 42-43)

"Allah'ın sünnetinde (kurallarında) hiçbir değişiklik" yoktur. Allah'ın kurallarına aykırı davranan, O'na başkaldıran herkes, aynı ilahi kanunla karşılık görür. Roma İmparatorluğu'nun dejenerasyonunun sembolü olan Pompei de, aynı Lut Kavmi gibi, cinsel sapkınlıklara batmıştı. Sonu da Lut Kavmi'yle benzer oldu.

Pompei'nin helakı, Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla gerçekleşmişti.
Vezüv Yanardağı, İtalya'nın, özellikle de Napoli kentinin sembolüdür. Yaklaşık, 2000 yıldan beri suskun olan Vezüv "İbret Dağı" şeklinde adlandırılır. Vezüv'ün bu şekilde tanımlanmasının önemli hikmetleri vardır. Ünlü Sodom ve Gomorra kentlerinin başına gelen felaketle, Pompei faciası birbirine çok benzemektedir.

Vezüv'ün batı yamacında Napoli, doğu yamacında ise Pompei kenti yer alır. Binlerce yıl önce yaşanan bir lav ve kül felaketi, bu kentin insanlarını ani bir biçimde yakalamıştı. Felaket öylesine ani olmuştu ki, herşey 2000 yıl öncesinde olduğu gibi kaldı. Sanki zaman dondurulmuştu.

Pompei'nin böyle bir felaketle yeryüzünden silinmesinde elbette ders çıkarılabilecek birçok yön vardı. Tarihi kayıtlar, şehrin yok olmadan önce tam bir sefahat ve sapkınlık merkezi olduğunu gösteriyor. Şehrin en belirgin özelliği, fuhuşun çok yaygın olmasıydı.
Ancak Vezüv'ün lavları bir anda tüm kenti haritadan sildi. Olayın en ilginç yanı ise, kentin günlük yaşantısı içinde, Vezüv'ün korkunç patlamasına rağmen, kimsenin kaçmamış ve adeta büyülenerek felaketin farkına bile varamamış olmalarıydı. Yemek yiyen bir aile, o andaki gibi aynen taşlaşmıştı. Cinsel birleşme halinde, sayısız taşlaşmış çift bulunmuştu. Daha da önemlisi, bu çiftler arasında, aynı cinsten olanlar, küçük erkek ve kız çocuklar da vardı. Pompei kalıntılarından çıkarılan taşlaşmış insan cesetlerinin, bazılarının yüzleri hiç bozulmadan kalmıştı. Genel yüz ifadesi şaşkınlıktı.
İşte facianın en akıl almaz yönü buradadır. Nasıl olmuş da binlerce insan hiçbir şey görmeden ve duymadan, adeta ölümün gelip kendilerini yakalamasını beklemişlerdir?

Olayın bu yönü, Pompei'nin yok oluşunun Kuran'da anlatılan helak olaylarına benzediğini gösteriyor. Çünkü Kuran'da, helak olayları anlatılırken "birden yok olma" üzerinde durulur. Örneğin Yasin Suresi'nde anlatılan "şehir halkı", tek bir anda topluca ölmüşlerdir. Surenin 29. ayetinde bu durum şöyle anlatılır:
(Ancak onlara) Yalnızca bir tek çığlık (yetti); anında sönüverdiler. (Yasin Suresi, 29)

Kamer Suresi'nin 31. ayetinde Semud Kavmi'nin helakı anlatılırken de yine "anında yok olma" olayına dikkat çekilir:
Çünkü Biz onların üzerine bir tek çığlık gönderdik. Böylece onlar, ağıldaki çalı-çırpı olan kuru ot gibi oluverdiler. (Kamer Suresi, 31)
Pompei Halkının ölümü de ayetlerde anlatıldığı şekilde, "anında yok olma" tarzında gerçekleşmiştir.

DİPNOTLAR

13. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York: William Morrow, 1956.
14. "Le Monde de la Bible", Archeologie et Histoire, Temmuz-Ağustos 1993.
15. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York: William Morrow, 1956.
16. Werner Keller, The Bible as History in Pictures, New York: William Morrow, 1964.
17. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York: William Morrow, 1956, s. 88.
18. G. Ernest Wright, "Bringing Old Testament Times to Life", National Geographic, Vol. 112, Aralık 1957, s. 833.

http://www.islahhaber.net/lut-kavminin-dehset-verici-sonu--foto--46470.html

HADİS-İ ŞERİF


KADINLA TERS İLİŞKİ GÜNAHMI?


KADINLA TERS İLİŞKİ GÜNAHMI?

BAKARA SURESİ 222.AYET:Sana adet görmeden soruyorlar.De ki: "O eziyettir" Adet halinde kadınlardan çekilin,temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın.Temizlendikleri zaman Allah'ın emrettiği yerden onlara varın. Allah tövbe edenleri sever,temizlenenleri sever.

BAKARA SURESİ 223.AYET: Kadınlarınız sizin tarlanızdır.O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın.Kendiniz için ileriye hazırlık yapın ve mutlaka Allah'a kavuşacağınızı bilin.(Ey Muhammed)inananlara müjdele.

AÇIKLAMA: Alllahu teala kadınlarınıza "Allah'ın emrettiği yerden(vajinaya veya mecazi anlamda tarlanıza)varın" diyor.

223.Ayette "Allahu teala aynı yere(vajinaya)nasıl dilerseniz,hangi pozisyonda isterseniz öyle varın"diyor.

Kadınla erkek arasındaki ilişki,tarla ile çiftçi arasındaki ilişki gibidir.Çiftçi tarlasına sadece hoşlandığı için değil,onu ekmek ve ürün almak içinde gider.Aynı şekilde bir erkekde karısına çocuk üretmek amacıyla yaklaşmalıdır.Allah'ın emri,çiftçiden ekmek için başka yere(arkasına,anüse) değil,kendi tarlasına(vajinaya)tohumunu atmasını ve üretim için gitmesini ister.

"Zevcesine arka yoldan (makattan)yaklaşan kimse lanete uğramıştır"
(HADİS-İ ŞERİF)

"Erkeğe veya kadına arka yoldan(makattan)yaklaşan kimseye Allah,rahmet bakışıyla bakmaz"
(HADİS-İ ŞERİF-Mişkâtü'l-mesâbih,c.2,s/184)


Ayetlerden ve Hadislerden anlaşıldığına göre kadınla ters ilişki büyük günahlardan.

http://islamvekadinah.blogspot.com.tr/2012/01/islam-dininde-sevismek.html

:ZİNA VE HOMOSEKSÜELLİK (EŞ CİNSELLİK)-1


:ZİNA VE HOMOSEKSÜELLİK (EŞ CİNSELLİK)-1

ZİNA: Nikahsız olan kadınla erkeğin çitleşmesi,ilişki kurması. 

HOMOSEKSÜELLİK: Aynı cinsler arasındaki sapık ilşkiye denir.

İki türlü eş cinsellik vardır.

1)LİVÂTA(LUTİLİK): Erkekler arasındaki sapık cinsel ilişki.

2)SAFİZM-LEZBİYENCİLİK(SEVİCİLİK): Kadınlar arasındaki sapık cinsel ilişki.

İSRÂ S. 32.AYET: “Zinaya yaklaşmayın.Çünkü o,açık bir kötülüktür,çok kötü bir yoldur”

NUR S. 3.AYET: “Zina eden erkek,zina eden veya ortak koşan kadından başkasıyla evlenmez;zina eden kadın da zina eden veya ortak koşan erkekten başkasıyla evlenmez.Böyleleriyle evlenmek müminlere haram kılınmıştır”

NUR S.4.AYET: “Namuslu kadınlara(zina suçu)atıp da sonra(bu suçlamalarını ispat için)4 şahit getirmeyenlere 80 değnek vurun ve artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin.Onların yoldan çıkmış kimselerdir”

NUR SURESİ 30.AYET: "Ey Resulüm, müminlere söyle,harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramlardan korusunlar! İmanı olan kadınlara da söyle,harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar"

ŞUARÂ SURESİ 165.AYET: "Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz?

ŞUARÂ SURESİ 166.AYET: "Rabbinizin sizler için yarattığı kadınları bırakıp da erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, sapık, insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz."

ŞUARÂ SURESİ 167.AYET: “Ey Lut! Eğer gerçekten sen, (bizi uyarmaktan) vazgeçmezsen, sen mutlaka (yurdundan) ihraç edilenlerden (çıkarılanlardan, kovulanlardan) olacaksın.” dediler."

ŞUARÂ SURESİ 168.AYET: Lût dedi ki: 'Ben sizin kadınlarınızı bırakıp, erkeklere gitmenize tiksinip kızanlardanım,nefret edip kızıyorum size!'

ŞUARÂ SURESİ 169.AYET: "Rabbim, beni ve ehlimi (bunların) yaptıklarından kurtar. "

ARAF SURESİ 80.AYET: “Hani Lut da kavmine şöyle demişti: ‘Sizden önceki milletlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı,çirkinliği mi yapıyorsunuz?

ARAF SURESİ 81.AYET: "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz.
Doğrusu siz,ölçüyü aşan(azgın)bir kavimsiniz"

ARAF SURESİ 82.AYET:Kavminin cevabı:
“Bunları,yurdunuzdan sürüp çıkarın.Belli ki,bunlar kendilerini ahlâka,sağlığa aykırı çirkin fiillerden uzak tutarak temizliğe riayet eden insanlar'demelerinden ibaretti.

HİCR SURESİ 62.AYET: Ve elçiler(melekler),Lut'un evine gelince,(Lut onlara): “Doğrusu, siz (burada) tanınmayan,yabancı kimselersiniz!” dedi.

HİCR SURESİ 63.AYET: Elçiler dediler ki: “- Yok, biz sana kavminin şüphe edip durdukları
azabı getirdik.

HİCR SURESİ 64.AYET: “Ve sana gerçekleşmesi kaçınılmaz olan gerçek haberi getirdik. Çünkü şüphesiz biz doğru söylüyoruz.

HİCR SURESİ 65.AYET: "Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından yürü. Sizden hiç kimse, sakın dönüp de ardına bakmasın, istenen yere gidin."

HİCR SURESİ 66.AYET: Biz,Lût'a şu kesin emri vahyettik:"Bu kâfirler sabaha çıkarken,sabahleyin muhakkak kökleri,soyları kesilmiş olacaktır.(helâk olup yok olacaklar)"

HUD S.81.AYET: “(Elçiler-Melekler)Dediler ki: ‘Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar.Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü(yola çık).Sakın,hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın;fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan,ona da isabet edecektir.Onlara va’dolunan(azab) sabah vaktidir.Sabah da yakın değil mi?

HİCR S.73-76.AYETLER: “Derken,tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz)çığlık yakalayıverdi.Anında(yurtlarının)üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.Elbette bunda bunda ‘derin bir kavrayışa sahip olanlar’ için gerçekten ayetler vardır.O(şehirde) gerçekten bir yol üstünde(hâlâ)durmaktadır.

ENBİYA SURSİ 71.AYET: "Biz Onu (İbrahim'i) da Lût'u da, insanlar için bereketlendirdiğimiz o bölgeye eriştirip, kurtardık."

ENBİYA SURESİ 74.AYET: "Lût’u da hatırlayarak insanlara anlat. Biz ona hikmete dayalı hüküm (hakimlik, peygamberlik, hükümdarlık) yargı ve icra yetkisi, şeriat ve ilim verdik.
Onu çirkin işler yapmakta olan memleketten,
(Sodom ve Gomora’dan) kurtardık. Onlar,bilinçli olarak tepelerinden tırnaklarına kadar kötülüğe batmış,doğru ve mantıklı düşünmenin, hakça bir düzenin dışına çıkan fâsık,âsi,bozguncu sapık bir kavim idi."

Bedensel zinanın dışında,göz,dil,kulak,el ve ayak zinaları da vardır.

Gözlerin zinası bakmaktır.(Zina'l-uyuni en-nazar)
Neye bakmaktır? Harama bakmaktır.
Haya(utanma,edep,namus)sahibi,mümin göz zinası yapmaz.

Dil zina edip fuhşiyat(ayıp,çirkin)konuşacaksa,hayasızınki “konuş”hayalınınki “konuşma”der.Kulakların zinası işitmeleri,ellerin zinası tutmaları,ayakların zinası değdirmek ve haram yola yürümeleridir.Haya sahibi,bu zinalara imkân vermez.

Bakıyye b.Velid Hz.leri:
“Sufilerin güzel ve parlak oğlanlara, delikanlılara bakmayı mekruh(yasak) saydıklarını” söyler.

İbn-i Atâ Hz.leri:
“Kalbte arzu uyandıran her bakış,hayırsızdır” demiştir.

Tabiinden biri “Tevbe eden,maneviyat yoluna giren gencin,parlak oğlanlarla oturmasından korktuğum kadar,yırtıcı hayvandan korkmam” demiştir.

Tabiinden bir başka bir zat: “Lutilik 3 çeşittir.Bir çeşidi sadece bakar.Bir grubu eliyle yoklar.Bir grubu da, o çirkin fiili işler” der.

Hz. Ümm-i Seleme validemiz anlatıyor:

Resulullahın yanında iken, iki gözü de görmeyen İbn-i Ümm-i Mektum,izin isteyip içeri girdi.Resulullah bize, (İçeri girin) buyurdu. (O âmâ-görme engelli değil mi? bizi görmez) dedim. (O sizi görmüyorsa, siz onu görüyorsunuz) buyurdu.

HADİS-İ ŞERİF (TİRMİZİ)

Ebu Hureyre (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Allah kıyamet gününde 3 zümreyle konuşmaz, onlara bakmaz, onları (günahlardan) temizlemez (affetmez), onlar için elem verici bir azab vardır. Onlar; zina eden ihtiyar adam, çok yalancı hükümdar (devlet başkanı), kibirli fakirdir."

HADİS-İ ŞERİF (AHMED,MÜSLİM,NESEİ,BEYHAKİ)

Semure b. Cündübün rivayet ettiği peygamberimizin(s.a.v) rüyasıyla ilgili hadiste şöyle anlatılır:

Rüyasında Cebrail ve Mikail peygamber asv’e geldiler. Bundan sonrasını peygamber as şöyle anlatmıştır: “Beraberce gittik, üst tarafı dar alt tarafı geniş, tandıra benzer bir şeye uğradık. Onun içinden gürültü ve sesler geliyordu. Baktık ve gördük ki, orada çıplak erkek ve kadınlar vardır. Onlara altlarından yakıcı bir alev geliyordu. Bu ateş onlara gelince sıcaklığın şiddetinden çığlık atıyor, bağırıyorlardı. Ben “Ey Cibril! Bunlar kimlerdir diye sordum. Dedi ki “Bunlar zina eden erkek ve kadınlardır. Bu onların kıyamete kadar sürecek olan azabıdır” dedi.

HADİS-İ ŞERİF (BUHARİ)

“Kadının kadına yaklaşması(ilişki kurması)zinadır”
HADİS-İ ŞERİF (TABERÂNİ)

“Erkeğin erkeğe,kadının kadına yaklaşması zinadır”
HADİS-İ ŞERİF (BEYHEKİ)

"Erkek erkekle, kadın kadınla (zaruretsiz) aynı yatakta yatamaz."
HADİS-İ ŞERİF (İ.AHMED)

"Erkek erkekle, kadın kadınla yetinirse,ümmetim helak olur."
HADİS-İ ŞERİF (HÂKİM,BEYHEKİ)

“Ahir zamanda eşcinsel 3 kısım olur:Bir kısmı konuşmak ve yüze bakmakla,diğeri,kucaklaşmakla yetinir.Bir kısmı da bu işi bilfiil yapar.Allah’ın laneti bunların üzerine olsun! Eğer ki tevbe ederlerse, tevbe edenin tevbesini Allahü teala kabul eder”
HADİS-İ ŞERİF [DEYLEMİ]

“Lut kavminin amelini işleyen melundur”
HADİS-İ ŞERİF (İ.AHMED)

“Kendi rızası ile üç defa livata yapan alışır,her zaman bu işi ister”
HADİS-İ ŞERİF (R.NASIHİN)

“Erkek erkekle,kadın kadınla yetinmedikçe,kıyamet kopmaz”
HADİS-İ ŞERİF (HATİB)

“Erkek erkekle,kadın kadınla yetinirse,ümmetim helâk olur”
HADİS-İ ŞERİF (HÂKİM,BEYHEKİ)

“Erkek erkeğin,kadın kadının avret yerine bakamaz,helal değildir”
HADİS-İ ŞERİF (ABDUREZZAK)

“Erkeğin kadına,kadının da erkeğe(şehvetle)bakması haramdır”
HADİS-İ ŞERİF (TABERÂNİ)

"Gözlerin zinası şehvetle bakmaktır"
HADİS-İ ŞERİF (BUHARİ,İSTİZAN 12)

"Erkek erkekle,kadın kadınla(çirkin iş için)beraber olamaz."
HADİS-İ ŞERİF (ABDUREZZAK)

"Livata yapan melundur."
HADİS-İ ŞERİF (İ.AHMED)

"Hanımı ile livata eden melundur."
HADİS-İ ŞERİF (ŞİR'A)

"Bir kadın, koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyurmak için bir toplumun yanından geçerse,ona da,bakana da,zina günahı yazılır."
HADİS-İ ŞERİF (NESAİ)

"Başından bir şişle vurulmak, yabancı kadına dokunmaktan hafiftir."
HADİS-İ ŞERİF (BEYHEKİ)

"Yabancı kadına şehvetle bakmak, göz zinası, onu tutmak el zinası ve ona gitmek, ayak zinasıdır."
HADİS-İ ŞERİF (R.NASIHİN)

"Bir kadınla kalan erkeğin aralarına şeytan girer. Pis bir çamura bulaşmış, pis koku saçan bir domuza çarpması, kişinin helali olmayan kadına dokunmasından daha iyidir.
HADİS-İ ŞERİF (TABERANİ)

"Yabancı kadınla kucaklaşan,şeytanla beraber zincire vurulup ateşe atılır."
HADİS-İ ŞERİF (ŞİR'A)

"Yabancı kadına şehvetle bakanın gözleri ateşle doldurulup, Cehenneme atılır, onunla toka edenin kolları ensesinden bağlanıp, Cehenneme sokulur, lüzumsuz ve şehvetle konuşanın, her kelimesi için, bin yıl Cehennemde kalır."
HADİS-İ ŞERİF (R.NASIHİN)

"Komşu ve arkadaş hanımına şehvetle bakmak yabancı kadına bakmaktan ve evli kadına bakmak, kıza bakmaktan daha çok günahtır. Zina da böyledir."
HADİS-İ ŞERİF (R.NASIHİN)

"Bir kadın görüp de,Allah’tan korkarak, başını ondan çevirene, Allahü teâlâ, ibadetlerin tadını duyurur."
HADİS-İ ŞERİF (EBU DAVUD)

"Harama bakmak,şeytanın zehirli okudur. Allah’tan korkup namahreme bakmayana, zevkli bir iman nasip olur."
HADİS-İ ŞERİF (RAMUZ)

"Üç zümre cennete giremez,kıyamet günü onların yüzüne de bakılmaz. Anne babasına asi olan, kendini erkeklere benzeten kadın ve deyyus(eşini kıskanmayan)"
HADİS-İ ŞERİF (AHMED,NESEİ)

http://merakedilenislamikonular.blogspot.com.tr/

http://merakedilenislamikonular.blogspot.com.tr/2014/12/islam-dini-zina-ve-es-cinsellige-nasil.html

:ZİNA VE HOMOSEKSÜELLİK (EŞ CİNSELLİK)-2:



:ZİNA VE HOMOSEKSÜELLİK (EŞ CİNSELLİK)-2:

Kalb,göze tabidir.Gözler haramdan sakınmazsa,kalbi korumak güç olur.Kalb, harama dalarsa,günahlardan sakınmak güç olur.O halde,imanı olanların,haram işlememesi,harama bakmaması lazımdır.Erkeklerin eşcinsel olması,haram olduğu gibi,kadınların da eşcinsel olması haramdır.Kadının da herhangi bir kadına şehvet ile dokunması ve bakması haramdır. 

Kadınların,kadınlara şehvet ile bakması ve dokunması, kocasından başkasına, erkek ve kadın, kim olursa olsun, yabancıya süslenmeleri caiz değildir.

Erkekle kadın,başka cinsten oldukları için, bir araya gelmeleri nisbeten güçtür. Kadının kadına yaklaşması ise daha kolaydır. Bunun için kadının kadına bakması ve dokunması, erkeğin kadına ve kadının erkeğe bakmasından daha kötü olabilir.

Kadınların, Kur'an-ı kerim, mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır, hoparlör,radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur.
(Tergibüssalat,Hadika)

ERKEĞE BENZEMEYE ÇALIŞAN KADIN VE KADINA BENZEMEYE ÇALIŞAN ERKEK

İbn Abbas şöyle demiştir:

Resulullah (s.a.v)kadınlardan erkeklere benzemeye çalışanları, erkeklerden de kadınlara benzeyenleri lanetledi ve “Onları evlerinizden çıkarın” diye emretti. Resulullah(s.a.v)bizzat kendisi falancayı evinden çıkardı, Ömerde falancayı (evinden) çıkardı.
(Buhari,Ebu Davud,Tirmizi, Ahmed)

Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Peygamber(s.a.v)kadın elbisesi giyen erkeğe,erkek elbisesi giyen kadına lanet etti.
(Ebu Davud,İbn Hibban,Beyhaki)

Peygamberimiz(s.a.v) ahir zamanda zinanın yaygınlaşacağını ve aleni hale geleceğinden bahsetmiştir.Bu gün bu haber gerçekleşmiş, zina yaygınlaşmış ve aleni hale gelmiştir.
Zinanın çirkinliği bedihi olduğu halde, onun bu kadar yaygınlaşması oldukça düşündürücüdür.Zinaya yaklaşmayın; çünkü o çirkin bir iştir. Ve ne kötü bir yoldur.
(İsra Suresi: 32.Ayet)

Ebu Umame ra’den rivayet edilmiştir:

Genç bir delikanlı Peygamberimizin meclisine gelerek “Ey Allah’ın Resulü ! Zina etmem hususunda bana izin ver!” dedi. Bunun üzerine orada bulunanlar “Sus, sus!” diye onu engellemeye çalıştılarsa da, Peygamberimiz asv “Bırakın da yanıma gelsin!” dedi. Gencin yanına gelmesi üzerine de ona “Annenin zina etmesi senin hoşuna gider mi?” buyurdu. Genç “Hayır! Allaha yemin olsun ki (hoşuma gitmez) Allah beni sana feda kılsın” karşılığını verdi. Hz. Peygamber “(Sen nasıl istemiyorsan) diğer insanlar da annelerinin zina etmelerinden hoşlanmazlar. Peki kendi kızının zina etmesi senin hoşuna gider mi?” buyurdu. Genç ““Hayır! Allaha yemin olsun ki (hoşuma gitmez) Ey Allahın resulü! Allah beni sana feda kılsın” cevabını verdi. Peygamber as bu kez “Sen hoşlanmadığın gibi diğer insanlar da kızlarının zina etmelerinden hoşlanmazlar. (Söyle bakalım) kızkardeşinin zina etmesi senin hoşuna gider mi?” dedi. Genç buna da “Hayır istemem ey Allah’ın Rasulü! Canım sana feda olsun. Tabii ki bunu da istemem” dedi. Hz. Peygamber’in “İnsanlar da kız kardeşlerinin zina etmesini istemez. Peki teyzenin zina etmesi senin hoşuna gider mi?” buyurması üzerine, yine “Canım sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü! Bunu da istemem” cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Diğer insanlar da senin gibi, teyzelerinin zina etmelerini istemez” dedikten sonra mübarek elini onun omzuna koyarak “Rabb’im! Bu kulunun günahlarını bağışla, kalbini her türlü kötülükten arındır, Onu zinadan koru!” diye dua etti. Bundan sonra hiç kimse bu gencin kadınlara dönüp baktığını görmedi.
(Ahmed,Taberani)

"Onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etmezler; hak bir sebep olmadıkça Allah’ın haram kıldığı cana kıymazlar ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezasını bulur. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve onun içinde alçaltılmış olarak devamlı kalır. Ancak tevbe edip iman eden ve salih bir amel işleyen müstesna. İşte onların kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir. Allah gafurdur, rahîmdir."
(Furkan Suresi: 68-70.Ayetler)

Tabiinin büyük müfessirlerinden Mücahid “Onlar zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezasını bulur” (Furkan: 68) ayetindeki “يلق اثاما” kelimelerini “Cehennemde irin ve kandan bir vadidir” diye tefsir etmiştir. İkrime’de “اثاما” “Asam” kelimesini “cehennemde zina edenlerin kalacağı vadilerdir” diye tefsir etmiştir.

Gözü haramdan sakınmak

SORU:

Denizde,hamamda,kaplıcada, “Hepimiz erkeğiz veya hepimiz kadınız” diyerek, erkek erkeklerin yanında, kadın kadınların yanında açık duruyorlar. Bu günah değil midir?
Nur suresinin, (Ey Resulüm, müminlere söyle,harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar) mealindeki 31. âyetinde bildirilen avret yerleri nerelerdir?

CEVAP:

Bakılması haram olan yere avret yeri denir. Hanefi ve Şafii’de erkeğin avret yeri göbek ile diz arasıdır. Maliki ve Hanbeli’de ise yalnız seveteyn, yani sadece ön ve arka kısımdır. Kadınların birbirlerine avret yeri, erkeğin erkeğe avret yeri gibidir. Müslüman kadının, gayri müslim ve fasık kadınlar ile dinsiz amca ve dayının yanında örtünmesi üç mezhepte farz,Hanbeli mezhebinde caizdir.

Hanbeli mezhebinin farklı yönü şöyledir:

Erkeğin erkeğe avret yeri, diz ile göbek arası değil, sadece seveteyn, yani iki kaba avret mahallidir. Kadının kadına avret yeri diğer mezhepler gibi, diz ile göbek arasıdır. Ancak diğer mezheplerden farklı olarak, gayri müslim kadınlara da, göbek ile diz arası hariç, diğer yerlerini göstermesi caizdir. Diğer üç mezhepte caiz değildir. Zaruret olunca Hanbeli mezhebi taklit edilerek kapalı kadın, açık kadınların yanında başını, kollarını açabilir.

Avret yerini açmak veya başkasının avret yerine bakmak büyük günahtır. Hamama, kaplıcaya, denize gidenin diz ile göbek arasını ve dizlerini de örtmesi farzdır.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Erkeğin göbek ile dizleri arası avrettir.)
[Ebu Davud]

(Uyluk avret yeridir.)
[Buhari,Ebu Davud,Tirmizi]

(Avret yerini açmak büyük günahtır.)
[Hakim]

(Erkek, erkeğin; kadın, kadının avret yerine bakması helal olmaz.)
[Müslim]

(Evlerin en kötüsü hamamdır. Orada sesler yükselir, avretler açılır. Tedavi veya kirden temizlenmek için girecek olan örtülü girsin.)
[Taberani]

(Allah’a ve ahirete inanan hamama peştamal ile örtülü girsin!)
[Nesai]

(Avret yerini açana ve başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!)
[Beyheki]

(Din kardeşinin avret yerine kasten bakanın kırk gecelik namazı kabul olmaz.)
[İ.Asakir]

Evde kimse yok iken de, çıplak durmak günahtır.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Yalnızken de, avret yerinizi açmayın! Zira yanınızda hiç ayrılmayanlar [hafaza melekleri] vardır. Onlardan utanın ve onlara saygılı olun.)
[Eşiat-ül-lemeat]

(Avret yerlerinizi örtün! Yalnız iken de Allahü teâlâdan haya edin!)
[Tirmizi]

(Allah hayayı ve örtünmeyi sever. Öyle ise yıkanırken avret yerinizi örtün.)
[Ebu Davud]

(Gece guslederken avret yerini açmaktan sakının. Eğer sakınmayan çıkar da, onda delilik alameti görülürse, kendisinden başkasını suçlamasın.)
[Hakim.]

Kapalı da olsa kadına şehvetle bakmak günahtır. Kadının erkeğe bakması da günahtır.

SORU:

Kadınların, kendi aralarında denize girerken veya bir evde beraber otururken, yahut hamama girince, dizlerinden üst kısmının görünmesi günah mıdır? Günahsa Hanbeli’yi taklit edince, günahtan kurtulmak mümkün müdür?

CEVAP:

Yukarıda yazdığımız gibi, erkeğin erkek için ve kadının kadın için avret yeri, diz ile göbek arasıdır. Zaruretsiz buralara bakmak haramdır. Salih bir doktor, bir kadına, hastalığına kaplıca tedavisinin iyi geleceğini söylerse, özel kabin tutma imkanı da yoksa, kadınlar hamamına avret sayılan yerlerini kapatmak şartı ile girebilir. Girince de ihtiyaç kadar durur ve başkalarının avret yerlerine bakmaz.

Hanbeli mezhebinde de, kadının kadına avret yeri, diğer mezhepler gibidir. Yani göbek ile diz arasına bakılmaz. Bu bakımdan Hanbeli mezhebini taklit diye bir şey söz konusu olmaz.

Hanbeli mezhebinin farklı yönü şöyledir: Erkeğin erkeğe avret yeri, diz ile göbek arası değil, sadece seveteyndir. Sadece iki avret mahallidir. Kadının kadına avret yeri diğer mezhepler gibi, diz ile göbek arasıdır. Ancak diğer mezheplerden farklı olarak, kâfir kadınlarına da, göbek ile diz arası hariç, diğer yerlerini göstermesi caizdir. Diğer mezheplerde caiz değildir.
Denize girmek, zaruret olmadığı için, mezhep taklidi yapılmaz. Bir zaruret veya ihtiyaç olmadan başka mezhep taklit edilmez.

SORU:

HÜNSA NE DEMEK?

Cinsiyeti belli olmayan bir akrabamız var.Bu namazı,erkek gibi mi, yoksa kadın gibi mi kılar? Cenazesini kim yıkar? Evlenebilir mi? Bir de sonradan kadın olan erkekler var. Onların durumu nedir?

CEVAP:

Dinimizde, kendisinde hem erkeklik, hem de kadınlık uzvu bulunan veya her ikisi de bulunmayan kimseye Hünsa denir.
Her iki uzvu olup da, idrarını hangisinden yapıyorsa, ona göre hüküm verilir. Bu, henüz çocuk iken böyledir. Büyüyünce, sakalı çıkar, erkek gibi ihtilam olursa erkek hükmündedir. Göğsü büyür, kadınlık halleri zuhur ederse kadın olduğu anlaşılır.

Eğer erkek veya kadın olduğuna dair hiç bir alâmet bulunmazsa veya her ikisinden eşit miktarda bulunursa, böyle kimseye (Hünsa-i müşkil) denir. Hünsa-i müşkil,kadın olma ihtimali düşünülerek ihtiyatlı hareket eder. Namazı kadınlar gibi kılar. Ölünce, kadınlar gibi kefenlenmesi iyi olur. Teyemmüm ettirilerek defnedilir.

Kadın olduğu zannedilip ameliyatla erkek olduğu meydana çıkan kimse,erkektir.Erkek olduğu zannedilip ameliyat edilince kadın olduğu meydana çıkarsa kadındır.Fakat erkek iken, kadın olmak niyetiyle ameliyat olan,kadın olmaz.
(Hidaye,Dürer,Hindiyye)

SORU:

Cinsiyet değiştirmek caiz midir?

CEVAP:

Caiz değildir. Erkeklik organını kestirmekle, silikonla göğüsleri şişirtmekle cinsiyet değiştirilmiş olmaz.

SORU:

Lezbiyenlikten,Livatadan kurtulmanın ilacı nedir?

CEVAP:

Beş vakit namazı doğru kılmak ve hemen evlenmek.
Her kötülüğün tek ilacı.

SORU:

Büyük günahlardan kurtulmanın çaresi nedir?

CEVAP:

Her türlü günahın tek ilacı vardır. Bu ilaç Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor. Bu ilacı kullanan her müslüman, alışkanlık haline gelen büyük günahlardan mutlaka kurtulur.

Ankebut suresi 45. âyet-i kerimesinde (Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan, esrar, içki,zina, livata gibi her türlü kötülükten] alıkoyar) buyuruldu.

Bir genç,namaz kılar ve her türlü kötülüğü de yapardı.
Bu gencin durumunu Resulullaha bildirdiler. Peygamber efendimiz, (Bir gün gelir namaz,onu diğer günahları işlemekten alıkoyar) buyurdu. (Haram işliyorsa, namaz kılmasın) demedi, (Namaza devam etsin) buyurdu. Aradan çok zaman geçmedi.
O genç günahlarına tevbe etti, iyi hal sahibi oldu.Bu bakımdan mümin mutlaka namaz kılmalıdır!

Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Cennetin anahtarı namazdır.)
[Darimi]

(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.)
[Taberani]

(Namaz kılan, Kıyamette kurtulur, kılmayan perişan olur.)
[Taberani]

(Namaz, Allah’ın hoşnut olduğu amellerin en faziletlisidir. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. İmanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.)
[Miftah-ul-Cenne]

(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.)
[Ebu Davud]

(Allah beş vakit namazı farz kıldı. Eksiksiz eda edeni Cennete koyacağına söz verdi. Namaz kılmayana verilmiş bir sözü yoktur, böyle kimseye dilerse azap eder, dilerse Cennete koyar.)
[Ebu Davud]

(Müslüman, namaz kılarken günahları başı üzerine konur. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazı bitirince hiçbir günahı kalmaz.)
[Taberani]

(Mümin, Allah rızası için namaz kılınca, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi, günahları dökülür.)
[İ.Ahmed]

(Her namaz vakti gelince, melekler, "Ey insanlar, günahlarınız sebebiyle hasıl olan ateşi namaz kılarak söndürün!" derler.)
[Taberani]

Bir kimse, (İman eder, namaz kılar, zekât verir, oruç tutar ve diğer ibadetleri yaparsam, kimlerden olurum?) diye sual edince, Peygamber efendimiz, (Sıddık ve şehidlerden olursun) buyurdu.
(Bezzar)

Namazı terkin cezası

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbeli’de namazı terk eden küfre düştüğü için,Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak öldürülür.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez)
[Taberani]

(Namaz kılmayan, Kıyamette, Allah’ı kızgın olarak bulacaktır.)
[Bezzar]

(Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.)
[Ebu Nuaym]

(Beş vakit namazı kasten, mazeretsiz terk eden, Allah’ın hıfz ve emanından
mahrum olur.)
[İbni Mace]

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.)
[Beyheki]

(Namaz kılmayanın dini yoktur.)
[İbni Nasr]

(Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.)
[Nesai]

Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır:

Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz.Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz,çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla kalması çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalı!

İbn Abbas (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Bir şehirde zina ve riba (faiz) yaygınlaşırsa, onlar Allahın azabını kendilerine hak etmiş olurlar.”
(Hakim, Ebu Ya’la)

İbn Ömer (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Zina fakirliği miras bırakır.”
(Hakim, Taberani)

Amr b. As (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“İçinde zina zuhur eden, yaygınlaşan hiçbir topluluk yoktur ki, onlar kıtlıkla cezalandırılmış olmasın. Yine içinde rüşvetin yaygınlaştığı hiç bir topluluk yoktur ki, korkuyla cezalandırılmasın.”
(Ahmed)

Bureyde (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Ahdini (aralarındaki anlaşmaları) bozan hiçbir topluluk yoktur ki, onların arasında öldürme olayları olmuş olmasın. Zinanın yaygınlaştığı bir toplulukta ise muhakkak ki, Allah onlara ölümü musallat eder. Bir topluluk zekatı menederse (zekat vermez ve birbirlerine zekat vermemeyi tavsiye ederlerse) Allah onlara yağmur vermez.”
(Hakim)

Heysem b. Malik Et-Tai (ra)’den, Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Allah katında şirkten sonra, zinadan daha büyük günah yoktur.”
(Ahmed, İbn Ebid-Dünya)

İbn Mesud (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Nebi (sav)den “En büyük günah hangisidir” diye soruldu. Cevaben “Allah seni yarattığı halde, ona eş koşmandır.” Buyurdu. Ben “sonra hangisidir?” diye sordum. “seninle yemek yer (yemeğime ortak olur) korkusuyla çocuğunu öldürmendir” dedi. Ben yine “sonra hangisi” dedim. Buyurdu ki: “Komşunun hanımıyla zina etmendir”. Allah bunu tasdik etmek için “Onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etmezler; hak bir sebep olmadıkça Allah’ın haram kıldığı cana kıymazlar ve zina etmezler” ayetlerini indirdi.

(Firyabi, Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhari, Müslim, Tirmizi,
İbn Cerir, İbn Münzir, İbn Ebi Hatim, İbn Merduye, Beyhaki.)

Ebu Said El-Hudri (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Her sabah iki melek: “Kadınların yüzünden erkeklere yazıklar olsun, erkeklerin yüzünden de kadınlara yazıklar olsun” diye nida ederler.”
(İbn Mace,Hakim.)

Burada erkeklerin yüzünden günaha giren kadınlarla, kadınlar yüzünden günaha giren erkekler kastedilmiştir.

Ebu Hureyre (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Zina eden zina ettiği zaman mümin olarak zina etmez. Hırsız hırsızlık yaptığı zaman, mümin olarak hırsızlık yapmaz. İçki içen içki içerken mümin olarak içmez."
(İbn Ebi Şeybe, Buhari, Müslim)

Ebu Hureyre (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Mümin zina ettiğinde, iman ondan çıkar. Onun üzerinde bulut gibi durur. Onu bıraktığında iman ona geri döner."
(Ebu Davud, Hakim, Beyhaki)

Ebu Hureyre (ra)’den, Hz. Peygamber (asv)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Yedi zümreyi Allah gölgenin olmadığı (kıyamet) gününde kendi gölgesinde gölgelendirecek.
Adil imam (idareci, devlet reisi).
Allah azze ve celle’ye ibadet ederek yetişen genç.
Kalbi mescidlere asılı (mescidlerde namaz kılmaya düşkün) olan adam.

Allah için birbirini seven, bu yüzden bir araya gelip, ayrılan kişiler.
Güzellik ve zenginlik sahibi bir kadının davet ettiği ve
“Ben Allahdan korkarım” diyerek bu daveti reddeden adam.
Sadaka veren ve sadakasını sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek derecede gizleyen adam.
Yalnızken Allahı zikredip, gözlerinden yaş döken adam.
(Buhari, Müslim)

Ukbe b. Amir (ra)’den, Hz. Peygamber(s.a.v)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

(Kendilerine nikah düşen) kadınların yanlarına girmekten sakının. (Onlarla baş başa kalmayın). Ensardan birisi “Ya Resulallah! Kayın olursa ne dersin?”. Peygamber(s.a.v)“Kayın ölümdür” buyurdu.

Bu hususta başka bir hadiste şöyledir: “Bir erkek bir kadınla baş başa kalırsa, onların üçüncüsü mutlaka şeytandır.”
(Tirmizi)

İbni Abbasdan yaptıkları bir rivayette “Sizden biri bir kadınla baş başa kalmasın, ancak mahremi olursa başka.” denilmiştir.
(Buhari ve Müslim)

Ebu Musa (ra)’den, Hz. Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Bir kadın kokulanıp bir meclisin önünden geçerse, ona bakan her göz (ve o kadın) zina etmiş olur.
(Ebu Davud,Tirmizi,Nesei,İbn Huzeyme,İbn Hibban)

KONUYLA İLGİLİ VİDEOLAR:

SAPIK(Eşcinsel) MİLLET HZ. LUT KAVMİ (1.BÖLÜM)

https://vimeo.com/48747214

SAPIK(Eşcinsel) MİLLET HZ. LUT KAVMİ (2.BÖLÜM)

https://vimeo.com/48749320

POMPEİ HALKININ YOK OLUŞU


https://vimeo.com/48750246

http://merakedilenislamikonular.blogspot.com.tr/

http://merakedilenislamikonular.blogspot.com.tr/2014/12/islam-dini-zina-ve-es-cinsellige-nasil_7.html

ŞUARÂ SURESİ 166-168.AYET



BAKARA SURESİ 222.AYET


NİSA SURESİ 15.AYET


FUHUŞ YAYGINLAŞIRSA



EŞCİNSELLİK SAPIKLIKTIR



SAPIK(Eşçinsel) Milet Hz. LUT KAVMİ (1.BÖLÜM)


SAPIK(Eşçinsel) Milet Hz. LUT KAVMİ (2.BÖLÜM)


POMPEİ HALKININ YOK OLUŞU


Cübbeli Ahmet Hoca Kendisine İsnat Edilen ''Bademleme ! ''Haberi Üzerine Açıklama Yaptı !

Cübbeli Ahmet Hoca Kendisine İsnat Edilen ''Bademleme ! ''Haberi Üzerine Açıklama Yaptı !

SAPIK İRANLI CAFERİ MOLLALAR


SAPIK CAFERİ MOLLA ERKEK ÇOCUĞUNA BADEMLEME YAPIYOR.

EY GENÇLER!


NUR SURESİ 4.AYET


ZİNA YENİDEN SUÇ SAYILSIN



Taş Kesilen Bir Halkın İğrenç Hikayesi


Taş Kesilen Bir Halkın İğrenç Hikayesi

İtalya'da Pompei şehrinin tüm halkı günümüzden 1934 yıl önce taş kesilerek öldü… Vezüv yanardağı hepsinin üzerini lavla örtmüştü… Şehir haritadan silindi… Şehrin "edepsizliğe" düşkünlüğü nedeniyle tarihten silindiğine inanç çok büyüktür.

İtalya'da Pompei şehrinin tüm halkı günümüzden 1934 yıl önce taş kesilerek öldü… Vezüv yanardağı hepsinin üzerini lavla örtmüştü… Şehir haritadan silindi…

Şehrin "edepsizliğe" düşkünlüğü nedeniyle tarihten silindiğine inanç çok büyüktür. İslam dinine göre Pompei de, Sodom ve Gomore gibi Allah tarafından cezalandırılan şehirlerden biridir. Bir ticaret şehri olan Pompei'nin dört bir yanı genelevlerle çevriliydi. Ayrıca eşcinsellik de normal karşılanıyordu.

Şehirdeki asiller müthiş bir zenginlik içindeydi. Rivayete göre önce yemek yer, daha sonra yediklerini kaz tüylerini kullanıp kusarlardı. Nedeni ise daha fazla yemek yiyebilmek, yemek zevkinden sonuna kadar faydalanmaktı…

Felaket günü şehirde normal hayat devam ediyordu. O gün hava her günkünden biraz daha boğucuydu… Üstelik çok hafif de bir deprem olmuş, ama önemsememişlerdi. Biraz sonra kül yağmuru başladı. İnsanlar önce umursamadı. Belli ki yaşlı Vezüv daha önce de böyle faaliyetlerde bulunmuştu…

Ama bu seferki geçmedi, bitmedi… Paniğe kapılanların bazıları limana doğru koşmaya başladı, bir kısmı ise kendini evine kapadı… Limana doğru koşanları kötü bir sürpriz bekliyordu… Deniz kabarmıştı, azgın dalgalar gemileri lavlara doğru atıyordu. Zaten gökten de iri kum taneleri şeklinde kızgın taşlar yağmaya başlamıştı… Evlerine sığınanlar ise, yoğun kükürt dumanından boğulmamak için kendilerini dışarı atmakta, bu defa da üzerlerine yağan taşlarla helak olmaktaydılar...

İlk kayıplar yere düşen gaz yüklü siyah taşların patlamasıyla verildi. Gökyüzü kararmıştı, göz gözü görmüyordu. Tüm şehrin yok olması birkaç saat sürdü. Korkunç felaketten kimse kurtulamadı. 18 kilometrelik bir alan içerisindeki Pompei lavlar altında kalmıştı.Pompei'nin 16 bin kişilik nüfusunun büyük bir bölümü taş olmuştu. Vezüv öylesine kuvvetli püskürmüştü ki, kül bulutları, felaketi haber verircesine Anadolu, Suriye hatta Mısır'a kadar uçuşmuştu... Lavlar Pompei ve komşu şehirleri öylesine aniden yok etmiş ve taş kesmişti ki; bugün o insanların günlük yaşayışlarını, yeni kurulmuş bir film seti gibi görebilmekteyiz:

Ocaktan indirilmemiş bir domuz, fırından çıkarılamamış ekmekler, sırtlarındaki mücevher çuvalıyla sokak kapısını açmaya çalışırken yığılıveren kadın ve erkekler…

Kiminin başı ellerinin arasında, kimi çocuğuyla kaçma derdinde… Bir yanda, şehir kapısı önünde üst üste yığılmış cesetler… Öte yanda, bir zengin evinde cenaze şölenine katılan ve yerlerinden kalkmaya bile fırsat bulamadan ölen insanlar…

İsis tapınağı, tiyatro… Hepsinin de yaşadıkları son anları dondurulmuş bir şekilde duruyor. Yazıcı dükkânındaki balmumu tabletler, kitaplıktaki papirüs tomarları, hamamlarda kaşağılar, meyhane tezgâhlarında kadehler ve son müşterilerin bıraktıkları paralar… Ev ve dükkân kapılarında sahiplerinin isimleri, umumi tuvaletlerdeki pislik bulaşıkları bile aynen duruyor.


http://www.kiblegahevler.com/tas-kesilen-bir-halkin-igrenc-hikayesi-1355.html

ÇOCUK İSTİSMARININ KAYNAĞI LGBT'DİR.



ÂD KAVMİ İLE SEMÛD KAVMİ

  ÂD KAVMİ Âd Kavmi veya Ād, İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da geçen ve Nuh kavmi gibi Allah'ın gazabına uğrayarak yok olan ...